Yaşam bir mücadeledir. Her şeyden önce, hayatta kalma mücadelesidir bu. Tüm canlıların ortak paydasıdır.  İnsanın da temel mücadelesi hayatta kalmadır.

Bu nedenle öteden beri doğaya karşı mücadele halindedir insan soyu. Ve bu mücadelede hayli yol kat edilmiştir. 

İnsan doğa karşısındaki mücadelesinde muazzam başarılara imza atmıştır. Bu başarıda, insan soyunun ayırdedici nitelikleri olan ve insanı insan kılan akıl ve emek gibi özelliklerin tayin edici rolü bulunmaktadır. Bir de örgütlü, yani birlikte hareket etme yeteneğinin tabii. 

Ne var ki, yeryüzünde akla dayalı, emeğin baş köşeye oturduğu bir düzen kuramamıştır insan soyu. Bu nedenle, en derinden bu gerçeğin acılarını yaşamaktadır. Örgütlü hareket etme yeteneğini yitirmesinin büyük payı vardır bu gerçeğin yaşanmasında. Akıl, emek ve örgütlülük olgularının bütünleşmesi insanlığın yaşanan karanlıktan çıkması için zorunludur. 

İnsan soyunun bugünkü toplumsal yaşamda mücadele etmesi için hayli gerekçe bulunmaktadır. İnsan insanın emeğini sömürmektedir; ve bu, mücadele etmek için sebeptir. İnsanlar arasında derin eşitsizlikler vardır; bu gerçek de mücadele etmek için haklı bir nedendir. Karanlık, gericilik, ayrımcılık, cahillik; pervasızca ve arsızca insanlığı esir almaktadır; bu acı gerçek de mücadeleye davet etmektedir insanı. Velhasıl kepaze bir düzende yaşadığımız için bu düzene karşı mücadele etmek için çokça nedenimiz vardır. Elbette bu mücadele örgütlü, yani birlikte olmak zorundadır. İnsanlar yan yana geldiği vakit güçlüdür. Aksi halde yalnız ve umutsuzdur insan soyu. 

Örgütlü mücadele etmekten uzaklaşmak, vazgeçmek ya da bu mücadeleye yanaşmamak, mevcut kepaze düzene boyun eğmek, onu sessizce onaylamaktır.  Düzenin gücü de bu noktadan gelir. Karşısında mücadele etmeyen, örgütlü olmayan bir toplum gören düzen pervasızlaşır. Ve de çirkinleşir giderek. Toplumu da çirkinleştirerek. 

Mücadele etmek için çokça neden var demiştim. Her şey bir yana, toplumda yaygınlaşan kötülüğün karşısına dikilmek, iyiliğin etkisini artırmak için bile mücadele etmeye değer kanımca. Kötülüğün karşısında iyiliğin kazanması için bile örgütlü mücadele gerekiyor toplumda. Kötülük örgütlü çünkü. Öyleyse iyiliğin de örgütlenmesi şart. Örgütlü mücadeleden uzak duran kişiler bu gerçeği de değerlendirmeli bence. Aksi halde kötülük yayılıyor ve iyiliği kuşatıyor iyice. Çünkü devamlı kötülük üretiyor kapitalist düzen. 

Öte yandan mücadele güzelleştirir insanı ve yaşamını. Mücadele eden insan güçlüdür. Birlikte hareket etmenin, dayanışmanın etkisidir bu. Sömürünün, karanlığın, kötülüğün egemen olduğu bir düzene karşı mücadele vermek yaşamın en soylu mutluluğudur kanımca. Böylesi bir tutum, güzelleştirir insan yaşamını. Diğer türlüsü; şikayet etmek, sızlanmak, umutsuzluklar içinde debelenmektir. 

Unutmayalım ki, örgütlü toplumu hiçbir kuvvet yenemez. Sömürüye, eşitsizliğe, karanlığa, kötülüğe karşı mücadelenin içinde bulunmak benzersiz bir güzelliktir. Gelin katılın örgütlü mücadeleye; hem bu kepaze düzeni değiştirelim, hem sorumluluğumuzu yerine getirelim, hem de mücadele etmenin güzelliğini tadalım. 

...