Türk Borçlar Kanunu'nun 611. maddesi uyarınca, ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir.

Bireylerin yaşlanma ve yaşlılıkta yalnız kalma korkuları ölünceye kadar bakma sözleşmesinin doğumuna yol açmıştır. 

Ölünceye kadar bakma sözleşmesi iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olup, bakım alacaklısı daima bir gerçek kişidir. Buna karşılık bakım borçlusu gerçek kişi olabileceği gibi bir tüzel kişi de olabilir.

Ölünceye kadar bakma sözleşmesinde taraflar bakım alacaklısının üçüncü kişi olmasını
kararlaştırabilirler. Bakım alacaklısı birden fazla kişi olabileceği gibi bakım borçlusu da birden fazla kişi olabilir.

TBK gereği ölünceye kadar bakma sözleşmesi, mirasçı atamasını içermese bile, miras sözleşmesişeklinde yapılmadıkça geçerli olmaz.Miras sözleşmesinin şeklini düzenleyen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun(TMK) 545 inci maddesi gereğince miras sözleşmesinin geçerli olabilmesi için resmi vasiyetname şeklinde düzenlenmesi gerekir. Resmi vasiyetname, resmi memur önünde ve iki tanık huzurunda düzenlenir. Resmi memur sulh hâkimi, noter veya kanunla kendisine yetki verilmiş diğer bir görevlidir.

Ölünceye kadar bakma sözleşmelerinin kimi zaman mirasçılardan mal kaçırma maksadıyla muvazaalı olarak yapılması gündeme gelmektedir. Bu durumda tarafların gerçek iradelerine aykırı yapılan sözleşmenin geçersizliği ileri sürülebilir. Bu şekilde ölünceye kadar bakma sözleşmesiyle miras hakkına zarar verilen mirasçı somut olaya göre saklı pay veya tenkis davası açabilmektedir.

Ölünceye kadar bakım sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, sözleşme tarihinde bakım alacaklısının özel bakım gereksinim içinde olması zorunlu değildir. Bakım gereksinimin sözleşme sonrası doğmuş olması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olmaz. Ayrıca, her ne kadar evladın gücünün elverdiğince ebeveynine yardımcı olması bazı özel koşulların gerçekleşmesi durumunda yasal bir görev olabileceği düşünülebilirse de, bu yardım ve bakım genelde yasal zorunluluk olmaksızın daha çok insancıl yönü ağır basan, belki de evrensel bir ahlak kuralıdır. 

Ölünceye kadar bakım sözleşmesi edimler arasında önemli ölçüde oransızlık bulunursa ve fazla olan taraf kendisine bağışta bulunulma amacı güdüldüğünü ispat edemezse diğer taraf, altı ay bildirimde bulunmak koşuluyla, sözleşmeyi her zaman feshedebilir. Sözleşmeden doğan borçlara aykırı davranılması sebebiyle sözleşmenin devamı çekilmez hâle gelirse veya başkaca önemli sebepler sözleşmenin devamını imkânsız hâle getirirse ya da aşırı ölçüde güçleştirirse, taraflardan her biri sözleşmeyi süre vermeksizin feshedebilir.