1992 yılında şubat ayı, Türklük için, son yıllarda yaşanan en acı katliama sahne oldu. Sovyetler Birliği dağılırken Ermeni ve Rus işbirliği ile Azerbaycan’ın Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında, modern dünyanın gözleri önünde Azerbaycan Türkleri katledildi. Bir utanç manzarası olan Hocalı katliamında binlerce insan evlerinden, yurtlarından sürüldüler.
Ermenilerin, Azerbaycan Türkleriyle olan anlaşmazlıklarının esas çıkış noktası Büyük Ermenistan denilen ülkeyi yaratma çabalarıdır. Ermenilere göre bu ülke Hazar Denizi’nden Akdeniz’e kadar uzanan bir sahayı kaplamaktadır.
Sovyet Ermenistan’ındaki ermeni milliyetçiliği Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri Gorbaçov’dan önceki Sovyet yöneticileri tarafından kontrol altında tutuluyordu. Ancak Gorbaçov’un başlattığı açıklık ve yeniden yapılanma politikalarının getirdiği kısmi serbestlik, Ermenilerin Azerbaycan’dan toprak talepleri ile ilgili duygu ve isteklerini açıkça ifade etmelerine imkân sağladı. 1988 yılından itibaren Azerbaycan-Ermenistan savaşında Azerbaycan topraklarının %20’sinden fazlası Ermenilerce işgal edilmiş ve 1 milyondan fazla insan göçmen duruma düşmüştür. Azerbaycan’da toplam 8 milyon kişi yaşarken, her 8 kişiden biri göçmen durumuna düşmüştür. Bu savaş esnasında 20.000 den fazla Azerbaycan Türkü öldürülmüştür.
Orta Çağda Karabağ, Azerbaycan’ın feodal yapısı içinde yeralmıştır. 1747-1822 yılları arasında mevcut Karabağ Hanlığı bölgenin hakimi olup bu dönemde Karabağ nüfusunun %70’ini Türkler oluşturuyordu. Ancak 1828 Türkmençay Antlaşmasından sonra bölgeye çok sayıda Ermeni göçmen yerleştirilmeye başlanır. Resmi yolların dışında binlerce Ermeni kaçak olarak bölgeye yerleştirilmiştir. En son 1948-1953 yıllarında Türkler tarihi yurtları olan Ermenistan’dan sürülüp göçe zorlanmışlardır.
90’lı yılların başlarında Karabağ’ın Ermenistan’a bağlanması için Ermeniler iyi organize olmuş mitingler düzenlerken, eylemlere katılmayan Ermeniler vatan haini ilan ediliyor, halkın karşısında küçük düşürülüyorlardı. Bu arada Ermeni gönüllülerden oluşturulan silahlı gruplar Karabağ’a yerleştirilmeye başlanır. 25 Temmuz 1990’da Sovyetler Birliği’nde silahlı milis grupların kurulmasını yasaklayan ve silahların kanunsuz şekilde saklanması halinde silahlara el konulacağını içeren kanun yayınlanmıştı. Bu kanunla Azerbaycan’ın her yerinde av silahları dahil bütün silahlar toplanır. Aynı anlarda Ermenistan’ın kendi milli ordusu yok iken, Ermenistan’da 140 bin civarında silahlı milis mevcuttur. 1990’da Karabağ olayları başlayana kadar Karabağ’da Türkler 78 köyde yaşarken, olaylar başladıktan sonra sadece 5-10 köyde Türk kalmıştır.1991 ekim ayından itibaren Türk köyleri Ermenilerce işgal edilir. Her türlü terör eylemi giderek artar. 25-26 Şubat 1992’de Rus ve Ermeni silahlı kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen bir saldırı ile Hocalı ele geçirildi ve siviller öldürüldü. 25 Şubat 1992’ye kadar Ermeni kuvvetlerinin Hocalı’yı işgal edebilecek gücünün olmadığı bilinmektedir.
Bölgede bulunan Rus 366’ncı alayının zırhlı birliklerinin yardımı ile Ermeniler saldırırlar. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve hastalar bu saldırıdan kurtulamazlar. Türkler evlerinde yakılarak öldürülür. Ölenler hakkında verilen resmi rakamlar 613 kişidir. Hocalı olaylarının başlaması esnasında 10.000 civarında olan bölge nüfusunun bölgeyi terk ederek kaçması sonucu 3.000’e inmesi 25-26 Şubat’ta yaşanan felaketin daha da büyümesini engellemiştir. Saldırı sonucu Hocalı’dan kaçanlar orman ve dağ yollarında pusuya düşürülerek öldürülmüşlerdir.
Hocalı’nın Ermeniler tarafından ele geçirilmek istenmesinin en önemli sebeplerinden biri stratejik konumuydu. Buradaki askeri havaalanı çok kilit noktada idi.
Hocalı’daki İcra Hakimiyeti’nin Bakü’den yardım talepleri cevapsız kalmış, Azerbaycan’da iktidarda bulunan Ayaz Niyazi Muttalibov yönetimi olaylar öncesinde tedbir almamıştır. Hocalı o kanlı geceden 4 ay önce unutulmuştu. Bakü’de iktidar Hocalı’da yaşananları 25-26 şubat sonrasında günlerce halktan sakladı.
Hocalı’da hayatlarını kaybedenlerin ölüm şekilleri korkunçtur. Yapılan otopsilerde insanların anormal şekilde öldürüldüğü görülmüştür. Bazı cesetlerin onlar henüz hayatta iken başlarının, ellerinin, ayaklarının ve kulaklarının kesildiği, canlı canlı yakıldıkları anlaşılmıştır.
Bugün Azerbaycan henüz Hocalı faciasını uluslararası çapta tanıtamamıştır. Bu yaşananlara BM, AB gibi uluslararası kuruluşlar gereken özeni göstermemişlerdir. Hocalı’da yaşananlar, uluslararası kamuoyunun suç olarak kabul ettiği soykırım ve insanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamındaki tanımlamalarla örtüşmektedir. Uluslararası kabul edilmiş belgelere göre bir soykırımdır. Bu soykırımı Ermeniler, Rusların rehberliğinde gerçekleştirmişlerdir.
Ermeniler, Rusların rehberliğinde, dünyanın gözü önünde, bilgileri kısa bir zamanda dünyanın en ücra köşesine iletmenin mümkün olduğu bir zamanda sosyal kınamadan, uluslararası hukuktan korkmayarak böyle bir cinayeti işlediler. Hocalı faciasından sonra Azerbaycan’ın her yerinde halk ayaklandı. Vatandaşlarını koruyamayan, halka facia hakkında yanlış bilgi veren cumhurbaşkanı Ayaz Niyazi Muttalibov istifa etmek zorunda kaldı.
Hocalı Soykırımının üzerinden 27 yıl geçmesine rağmen Azerbaycan hükümeti hala suçluları uluslararası mahkemeye vermemiş, sadece her sene Hocalı soykırımı yıldönümlerinde dünyanın çeşitli yerlerinde düzenlen sergilerle, toplantılarla, kınamalarla yetiniyor. Bu soykırımda Rusların parmağının olduğunu dile getiremiyorlar.
Dünyada yaşayan bütün Türkler kardeştir. Kardeşlerimize sahip çıkalım. Dünyada bazı ülkeler meclislerinde Hocalı’da yaşananları soykırım olarak kabul etmişlerdir. Azerbaycan, Meksika, Kolombiya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Pakistan, Bosna–Hersek, Peru Hocalı’da yaşananları soykırım olarak kabul etmesine rağmen Türkiye maalesef duyarsız kalmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz de, Türkiye Büyük Millet Meclisi(TBMM)’ mizde bu katliamı Ermenilerin Müslüman Türklere yaptığı soykırım olarak tanımalıdır.