Aydın Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nin Temmuz ayı ilk oturumu için, Salı günü öğleden sonra sarı binaya gittim.
Kapıdan girip asansöre geldiğimde, Kuyucak Belediye Başkanı Metin Ertürk ve Karpuzlu Belediye Başkanı Hilmi Dönmez’le karşılaştık.
Belediye Başkanlarının yanına giderek selamlaştım.
Kısa süre sonra gelen asansöre binerek meclis salonuna doğru çıkmaya başladık.
Kuyucak Belediye Başkanı Metin Ertürk, asansördeyken elimde gördüğü gazetemizden istedi.
Önce bir haber başlığına yönelik eleştiride bulunan Metin Ertürk (Elbette hakkıdır) daha sonra asansörden yakınmaya başladı: “Şu asansörler ne kadar kötü. Bu binaya yakışıyor mu...”
Konu bir anda gazetecilere döndü.
Ertürk bu kez bana dönüp, “Asansörleri yazsanıza. En az 10 gazeteciye söyledim şu asansörleri yazın diye ama yazamazsınız.
Yürek ister yürek” diye bizleri suçlamaya başladı. Kendisine makul bir yanıt vermek isterdim ama o sırada terbiye sınırlarını aşan Ertürk, “Arpanız kesilir” deyiverdi. Üstelik birkaç kez daha aynı cümleyi sarfetti. Belki de amacı beni kışkırtmaktı ama (aslında hakettiği) sonradan pişman olacağım bir söz söylemedim.
***
Şimdi bana bak ey Metin Ertürk! Sen Kuyucak Belediye Başkanı olarak o Belediye Meclisinde koltuk sahibi değil misin? Çıkıp da salonda konuşabileceğin konuları niye basın üzerinden halletmeye çalışırsın? ‘En az 10 gazeteciye’ söyleyeceğin asansör sıkıntını, niye kendin bizzat dillendirmezsin? Yoksa kıyıda köşede konuşup, birilerini ileri sürüp arka planda iş götürmek kolayına mı geliyor?
***
Ben arpayla beslenmiyorum. Meslektaşlarım arasında da arpa meraklısı olduğunu sanmıyorum. Ama haddini aşmasından anlaşılıyor ki, Metin Ertürk’ün arpası fazla gelmiş! Kimseye saygısızlık etmem ama haddini aşana da müsaade etmem. Bu böyle biline!