Başkan İbrahim Yeşil yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“İslam coğrafyası olarak 1 Ocak 2025 Çarşamba günü mübarek üç ayların ilki olan Recep ayına girecek ve 2 Ocak Perşembe gününü Cuma’ya bağlayan gece ise üç ayların müjdecisi Regaib Kandiline ulaşmanın huzur ve sevincini yaşayacağız.
İslam dünyasında her yıl manevî bir iklimin hüküm sürdüğü ve ramazan bayramıyla sona eren Recep, Şaban ve Ramazan ayları, müslümanlara, hayatlarını sorgulama, yenileme ve zenginleştirme fırsatı sunmuştur. Regaib, Mi‘rac, Berat ve Kadir gecelerinin bu aylarda yer alması, bu aylara ayrı bir önem verilmesine zemin hazırlamıştır. Peygamberimiz (S.A.S), feyiz ve bereketin sağanak bir yağmur gibi yağdığı bu mevsime ulaştığında; “Allah’ım, Receb ve Şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle ve bizi Ramazan’a ulaştır” şeklinde dua ederdi. Kandiller geçidinin ilki olan Regaib Gecesi ise, rahmet mevsiminin ilk cemresi ve kadir ve kıymetini bilip Cenâb-ı Hakka tam bir teslimiyetle yönelmek için büyük bir fırsattır. Bizlere, geleceğe yönelik arzu ve isteklerimizi gözden geçirme imkânı tanır, rağbetimizin yalnızca Rabbimize yönelik olması gerektiğini hatırlatır.
Maalesef, genelde insanlık, özelde ise Müslümanlar bugün oldukça büyük acılar ve ahlaki kriz yaşamaktadır. Denizi ve karasıyla kocaman dünya, kendisine sığınacak küçücük bir yer arayan mülteciler için mezarlık haline dönmüş, yaklaşık 80 yıldır Filistin’de devam eden mezalim ise son 1,5 yıldır soykırıma dönüşmüştür. Gazze’de yaklaşık 80 bin olan şehit sayısı her geçen gün artmakta ve bölge Müslümanları ciddi sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Terör örgütü İsrail, katliamında Gazze’yle sınırlı kalmamakta, Suriye, Lübnan ve Yemen’e de saldırarak nice İslam diyarını kan ve gözyaşına bulamak istemektedir. Müslümanlar ise, ortak düşmanı olan İsrail’i bırakarak; mezhepçilik, meşrepçilik, hizipçilik, ırkçılık ve ideolojik ayrımcılığın zifiri karanlığında iç çatışmalar yaşamakta ve masum canların katledilmesine seyirci kalmaktadır.
Tüm dünya bir ahlak krizi yaşarken, hayati derecede önemli adımlar atmalı; millet olarak sorunların üstesinden gelebilmek için nefret yerine merhameti, düşmanlık yerine sevgiyi, ayrılık yerine birlik ve beraberliği güçlendirmelidir. Bunun için özür dilemeyi, affetmeyi, hataları görmezden gelmeyi, kötülüğü iyilikle savmayı önce nefislerimizden başlayarak tüm toplumda yaygınlaştırmaya ihtiyacımız bulunmaktadır. Çünkü Hz. Peygamber’in (s.a.s) hayatının hiçbir yerinde mezhebini, meşrebini, ırkını, ideolojisini İslâm'ın önüne geçirmek, bu uğurda kavgalara girmek ve masum canların kanını akıtmak görülmemiştir. Bu yüzden kalplerdeki kin ve nefret duygularını, hırs ve intikam arzularını yok etmeli, yüreklerde sevgi, muhabbet ve şefkat beslemek için gayret etmeliyiz.
İşte bir fırsat, işte Regaib gecesi! Adalet ve hesap gününde hesabını verebileceğimiz bir geçmişi yaşamak, gelecek nesillere hayırla yâd edileceğimiz iyi bir gelecek ve yaşanabilir güzel bir dünya bırakmak için muhasebe vaktidir. O halde, hep birlikte gücümüz yettiğince kötülükleri bertaraf edelim, iyiliği yeryüzüne egemen kılalım ve yeryüzünü insanca yaşanabilir bir hale getirmek için var gücümüzle gayret edelim. Bu duygu ve düşüncelerle; Aziz milletimizin üç aylar ve Regaib Gecesini tebrik ediyor, rahmet, mağfiret ve bereket ikliminin, ülkemizden başlayarak tüm insanlığı kuşatmasını, İslam aleminin barış ve huzuruna vesile olmasını yüce Allah’tan niyaz ediyorum. “